-
1 massif
I1 plein, compact som [som]2 gros ağır, yapılı3 important büyük [by'jyc]IIn m1 de plantes bitki örtüsü [bit'ci œɾtysy]2 de montagnes dağ çemberi -
2 massive
-
3 тонкий
ince; nefis* * *1) врз inceто́нкие ни́тки — ince iplik
то́нкая бума́га — ince kağıt
то́нкий песо́к — ince kum
то́нкая та́лия — ince bel
высо́кий, то́нкий ю́ноша — uzun boylu ince yapılı bir delikanlı
то́нкий про́филь — zarif profil
то́нкие па́льцы — ince parmaklar
то́нкий слой пы́ли — ince toz tabakası
то́нкая ли́ния — ince çizgi
то́нкий го́лос — ince ses
то́нкий свист — tiz ıslık
то́нкие бро́ви — ince / kalem kaş
э́то о́чень то́нкая рабо́та — bu çok ince bir iştir
вы́шивка то́нкой рабо́ты — ince nakış
проведены́ то́нкие расчёты — ince hesaplar yapıldı
то́нкая сати́ра — ince yergi
то́нкая насме́шка — ince alay
то́нкая остро́та — ince / zarif espri
он - челове́к то́нкий — ince bir adamdır
то́нкий слух, то́нкое у́хо — ince kulak
челове́к то́нкого ума́ — ince zekalı bir adam
то́нкая ложь — ince yalan(lar)
2) nefisто́нкие блю́да — nefis / ince yemekler
са́мые то́нкие ви́на — enfes şaraplar
••то́нкий инструме́нт — hassas alet
то́нкая кишка́ — анат. ince bağırsak
то́нкая бе́стия — hinoğlu hin
где то́нко, там и рвётся — погов. ip inceldiği yerden / ince yerinden kopar
-
4 fein
1) ( zart) ince yapılı, inceden, narin; ( empfindlich) hassas; ( Strich, Gewebe) ince; ( Sieb) küçük deliklidieser Wein ist vom F\feinsten bu şarap en seçkinlerden biri\fein säuberlich inceden inceye, titizce, titizlikle;ein \feines Gehör haben hassas kulakları olmak;eine \feine Nase haben hassas bir burnu olmak\fein! şahane!, güzel!;\fein, dass du wieder da bist döndüğüne çok sevindim7) ( fam)wer damals in dieser Branche investiert hat, ist heute \fein raus o zamanlar bu dalda yatırım yapanlar bugün köşeyi döndü;ein ist wirklich ein \feiner Kerl kendisi gerçekten hoş bir adam -
5 ضخم
IضَخَّمَabartmakAnlamı: bir şeyi olduğundan büyük veya çok göstererek anlatmak, mübalağalı etmekIIضَخُمَirileşmekAnlamı: iri duruma gelmekضَخْم1. dolgunAnlamı: şışman, balık etinde2. yağlıAnlamı: besili, semiz3. toramanAnlamı: iri yapılı4. etliAnlamı: eti çok olan, şişman5. iriceAnlamı: iriye yakın6. zebellaAnlamı: çok iri yarı kimse7. iri yarıAnlamı: iri yapılı8. gövdeliAnlamı: iri yapılı olan9. iriAnlamı: aşırı büyüklüğü olan10. göbekliAnlamı: karnı yağlanıp şişmanlamış11. kocamanAnlamı: çok iri, koca12. kocaAnlamı: büyük, geniş, iri13. semizAnlamı: şişman14. şişkinAnlamı: şişmiş15. ızbandutAnlamı: iri yarı adam16. alâmet17. besiliAnlamı: semiz, semirtilmiş
См. также в других словарях:
yapılı — sf. 1) Yapısı herhangi bir nitelikte olan Güzel yapılı. Sağlam yapılı. 2) Vücudu gelişmiş, iri Yapılı bir adam. Birleşik Sözler ince yapılı iri yapılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dızman — sf., hlk. İri yapılı, uzun boylu, şişman Dızman bir adam … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde — sf. 1) İyi, yeterli Binbaşı, uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam. M. Ş. Esendal 2) zf. Zamanı, yeri uygun düşerek, gerektiği biçimde Yerinde konuşmak. 3) zf. Durumunda Sıkılacak ne var … Çağatay Osmanlı Sözlük
nazik — sf., ği, Far. nāzuk 1) Başkalarına karşı saygılı davranan Nazik adam. 2) İnce yapılı, narin Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler. S. F. Abasıyanık 3) Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen, kötüleşebilen Nazik bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
BCEL — Cüssesi büyük olan iri yapılı adam. * Atta ve devede bulunan bir damar. (İnsanda o damara, ırk ı ekhal derler.) … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EBCEL — Cüssesi büyük olan iri yapılı adam. * Atta ve devede bulunan bir damar. (İnsanda o damara, ırk ı ekhal derler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük